HUKUKİ GÖRÜŞÜMÜZ ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA DÖNÜŞTÜ!

Tarih: 2022/11/24

Anayasa, KVKK ve İş Hukuku Kurallarını Dengeleyen Bir Karar: 2019/25604 Başvuru no.lu Karar

HUKUKİ GÖRÜŞÜMÜZ ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA DÖNÜŞTÜ!

Anayasa Mahkemesi (“AYM”) tarafından 15/11/2022 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan kararda, müvekkilimizin iş arkadaşıyla “iş” cep telefonundan yapmış olduğu yazışmaların işveren tarafından incelenmesinin ve anılan yazışmaların gerekçe gösterilerek işçinin iş akdine son verilmesinin özel hayata saygı hakkını ve haberleşme hürriyetini ihlal ettiğine karar verilmiştir. Kararda başvurumuzda belirtildiği üzere, müvekkilin iş arkadaşı ile gerçekleştirdiği iddia edilen yazışmaların kişisel veri niteliğinde olduğu belirtilmiş ve kişisel verilerin korunmasına yönelik mevzuatta öngörülen gerekliliklerin somut durumda karşılanıp karşılanmadığı anılan kararda irdelenmiştir.
Böylelikle, her ne kadar anılan dosyamız iş hukuku çerçevesinde bir işe iade davası olsa da anayasa ile korunan kişisel verilerin korunması mevzuatı çerçevesinde özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti somut uyuşmazlıkta ortaya konulmuş ve bu iki temel hak yönünden ihlal kararı verilmiştir.
Anılan karar ile aşağıdaki konulara vurgu yapılmıştır:

  • İş sözleşmelerinde kısıtlayıcı ve zorlayıcı düzenlemeler açıkça belirlenmelidir (Şeffaflık İlkesi).
  • İş Sözleşmesinin tarafları söz konusu kısıtlayıcı ve zorlayıcı düzenlemeler hakkında açıkça bilgilendirilmelidir (Aydınlatma Yükümlülüğü).
  • Bu bilgilendirmenin her somut duruma göre en azından iletişimin denetlenmesi ile kişisel verilerin işlenmesinin hukuki dayanağı ve amaçları, denetlemenin ve veri işlemenin kapsamı, verilerin saklanacağı süre, veri sahibinin hakları, denetlemenin ve işlemenin sonuçları ile verilerin muhtemel yararlanıcıları hususlarını kapsaması gerekir.
  • Bildirimde iletişim araçlarının kullanımına ilişkin olarak işveren tarafından öngörülen sınırlamalara da yer verilmelidir.
  • Bilgilendirme mutlak bir şekil şartına haiz olmayıp, şeffaflık ilkesi çerçevesinde uygun bir yöntem tercih edilebilir.
  • Temel haklara müdahalede meşru amacın müdahale ile ölçülü olup olmadığı araştırılmalıdır (Ölçülülük İlkesi).
  • Eylem ile sonuç arasında makul ve orantılı bir işlemin olması sağlanmalıdır (Orantılılık İlkesi).
  • İşverenin menfaatleri ile işçinin temel hak ve özgürlükleri arasında bir “dengeleme” yapmak gerekir.
  • İşçinin kullanımına sunulan iletişim araçları, işverenin yönetim yetkisinin işyerinde işin yürütülmesi, işyerinin düzeninin ve güvenliğinin sağlanmasıyla sınırlı olarak denetlenebilir.
  • İşverenin yönetim hakkı sınırsız bir yetkiyi işverene sunmamaktadır.
  • Kısıtlayıcı ve uyulması zorunlu işyeri kurallarının çalışanların temel haklarının özünü zedeleyecek nitelikte olamaz.
  • Çalışanın temel hak ve hürriyetlerine işveren tarafından yapılan müdahale, ulaşılmak istenen amaç ile ilgili ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olmalıdır (Elverişlilik İlkesi).
  • Ayrıca inceleme faaliyetiyle elde edilen verilerin işveren tarafından hedeflenen amaç doğrultusunda kullanılması gerekir (Amaca Uygunluk).
  • Çalışanın iletişiminin içeriğine girilmesi yerine daha az müdahale içeren yöntem ve tedbirlerin uygulanmasının mümkün olup olmadığı işverence araştırılmalı, daha hafif az müdahalelerle amaca uygunluk elde ediliyorsa bu yöntemler tercih edilmelidir.
  • Tarafların çatışan menfaat ve haklarının adil bir biçimde dengelenip dengelenmediğine bakılmalıdır.

Somut uyuşmazlıkta, iletişim araçlarının inceleme ve denetleme yetkisini, kullanım sınırlarını ve bu sınırların aşılması durumuna bağlı yaptırımın işverene ait ”İletişim Araçları Politikası”nda açıkça düzenlenip düzenlenmediğinin ve anılan belgenin işçilere aydınlatma yükümlülüğü kapsamında bildirilip bildirilmediği hususlarının Bölge Adliye Mahkemesi kararında tartışılmadığı görülmüştür. Nitekim söz konusu hususlar, ilk derece mahkemesi nezdinde de tartışılmamıştır.
Somut uyuşmazlıkta söz konusu veri erişimine yönelik işverenin mevzuata uygun bir şekilde aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği vurgulanmıştır.
Davaya ve başvuruya konu olan dava dışı Ö.Ç.nin kullanımında olan telefonda amaçla uyumlu ve sınırlı bir inceleme yapıldığının ortaya konulmadığı, her ne kadar işveren yargılama sürecinde müşteri iletişim bilgilerine ulaşmak adına telefonda inceleme yapıldığını savunsa da telefondan ele geçirilen ve feshe dayanak teşkil eden mesaj içeriklerinin bu durumu doğrulamadığı anılan kararda önemle vurgulanmıştır.
İlgili AYM kararında özellikle vurgulandığı üzere, işveren sıfatına haiz veri sorumlusu olabilecek şirket ve kurumların, bünyelerinde kişisel verilerin korunması mevzuatı çerçevesinde gerekli hukuki, idari ve teknik tedbir ve önlemleri almaları, kişisel veri işleme süreçlerinin mevzuata uygun bir şekilde icra edilmesi ve denetlenmesi ile ilgili denetimin meşru ve amaca uygun bir şekilde ispatlanabilir olması büyük önem arz etmektedir.
Yukarıda belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği AYM kararında belirtilerek, müvekkilimizin Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ve dosyada yeniden yargılama yapılmasına karar verilmiştir.

Kararın tüm uygulayıcılara yararlı olmasını temenni ederiz.
Saygılarımızla,

ÇELİKBAŞ HUKUK BÜROSU adına
Av. Nil Merve ÇELİKBAŞ ŞEKER

Kararın linki: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/11/20221115-5.pdf

#KişiselVeriler #işhukuku #İşeİade #kvkk

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir